1.0

"Hey, Louis," Harry, sabah 7'yi kırk iki geçe uyandığında, sabah kahvaltılarının çıkmasına on sekiz dakika vardı. Taze kahve için aşağıya erken inmek yerine yan tarafında hala huzurla uyuyan çocuğun yatağının yanına dizlerinin üzerine çöktü. Sesini fısıltı tonunda tutarken yüzünü onunkine doğru eğmişti. "Bu gece rüya görmemiş gibiydin."

"Yoksa beni rüyanda görmeyi bıraktın mı?" Harry sahte bir üzgünlükle konuştuğunda Louis, birkaç mırıltı sesi çıkarmış ve bedeninin yanında büzüşmüş bir şekilde duran yorgana sarılmıştı. "Bu benim için üzücü olurdu, hislerini sadece orada söylüyor gibisin."

"Harry," belli belirsiz bir mırıldama geldiğinde istediğini almış gibiydi.

Harry, gülmesini avcunu dudaklarına yerleştirerek bastırmıştı. "Beni randevuya mı çıkarmak istiyorsun Louis?"

"Hmm." Louis'den gelen mırıldanma sesi bu sefer onaylayıcı nitelikte olduğundan Harry neredeyse kahkaha atacaktı.

"Konserde benimle dans edecek ve kulağıma tatlı şeyler fısıldayacaksın değil mi?" Harry fısıltı tonunda tuttuğu sesiyle, alaycı bir şekilde konuşurken Louis yorganına biraz daha sarıldı ve dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Eli gözlerine gidip kısa bir süre kaşıdıktan sonra yattığı yerde esnedi ve göz kapakları yavaşça açıldı.

Harry, korkuyla geri çekilirken bunların hepsi birkaç saniye içerisinde olmuştu. Louis, tekrar yorganına sıkıca sarıldığında yerde oturan çocuğa gülümsedi. "Hey, günaydın."

"Günaydın." Harry hala söylediklerini duyup duymadığı tereddütüyle yerde oturuyordu. Louis, üzerinden uyku sersemliğini atıp onu incelediğinde kaşlarını çatarak sordu. "Orada ne yapıyorsun?"

Harry, basitçe omuz silkti. "Hiçbir şey."

"Rüyamda mı konuşuyordum yine?" Louis, gülümseyerek konuştu.

Harry, onun artık bunu sakince karşılamasını garipsiyordu ama bu iyi bir şeydi değil mi? Harry, onun nasıl geri kafalılığından birkaç günde kurtulduğunu bilmiyordu ama ne yaptıysa sonucu iyiydi. Artık Harry'ye kendisinden iki yaş büyük biriyle değilde sanki büyükannesine bir şey anlatıyor gibi hissettirmiyordu.

"Evet," Harry hızla cevap vermesiyle Louis gülümsedi. "Rüyanda konuşuyordun ve ben de ne dediğini anlamaya çalışıyordum."

Louis yorganı üzerinden attığında ayaklarını yataktan aşağıya doğru sallandırdı. "Savunmasız anında birini bu şekilde dinlemeye utanmıyor musun sen?"

Harry, avuçlarını yatağa yaslayarak bedenini yukarı doğru çekti. "Uykuda ölüm diye bir şey var biliyorsun değil mi? Ya bir gün yardım istersen ve ben seni dinlemediğim için-"

Louis, onun susması için elini kaldırırken sözünü kesti. "Dua edelim de bütün bu olaylar sadece senin hayal gücünde yaşansın."

Louis kafasını inanıyormuş gibi iki yana sallayıp lavaboya doğru ilerlerken Harry derin bir nefes verdi. Yastığa bastırdığı yüzü ateş içerisindeydi.

Ertesi akşam Liam ve onların arkadaşlarıyla kampüsün aşağısında on beş dakikalık yürüme mesafesinde bulunan çimenlik alanda otururken Niall gitarıyla birkaç şey çalıyor ve onunla aynı bölümden bir kız şarkı mırıldanıyordu. Harry birasını bacağına yaslarken kafasını kaldırarak açık gökyüzüne bakmıştı.

"Hey, Harry'ydi değil mi?" İsminin Sarah ismine yakın bir isim olduğuna emin olduğu kız konuştuğunda onu onayladı. "Diyordum ki, bir konsere gideceğiz. Konser yarın ama hala bilet kaldığını duyduk. Aslında drama sınıfındaki birkaç garip tipli çocuktan korsan aldık, istersen sen de gelebilirsin."

"Çoktan davet edildim," Harry omuz silktiğinde kızın yüzündeki üzüntü gözle görülür cinstendi. "Ama eğer sizi görürsem mutlaka yanınıza gelirim."

Kız elini havada sallayarak onu geçiştirdiğinde Harry şaşkınlığını göstermemek için kendisini çok zorladı.

Liam dizleri üzerinde emekleyerek Harry'nin yanına ulaştı. "Boşver onu, benimle de çok flörtleşmişti."

Elinde buraya yürürken gördükleri ilk marketten aldıkları atıştırmalıklardan birini elinde tutuyordu ve birkaç dakikada bir kibarlık yapmak istercesine Harry'ye de ikram ediyordu. Harry ise her defasında paketin içerisinde yağ içinde yüzen çerezlerden birini yemek isteyip istemeyeceğini iki kere düşünmeden reddediyordu.

"Demek randevun var." Liam tekrar onunla konuştuğunda eliyle Harry'nin omzuna hafif bir şekilde vurmuştu. "Kim bu kişi?"

Harry basitçe omuz silkti. "Pek randevu sayılmaz, Louis'yle gidiyoruz."

"Oda arkadaşın Louis mi?" Cümlesini bitirişi gülmeye başlamasıyla eş zamanlıydı.

Harry gözlerini ona çevirdi ve kaşlarını kaldırarak sordu. "Evet?"

Liam, gülmesinin yanlış olduğunu fark ettiğinde sustu. "Yani bilirsin Louis biraz şeydir, beni pek bir yere davet etmezdi. Aksine üniversiteye alışma sürecini onun yüzünden berbat geçirdim. Sürekli 'arkadaşlarımlayken yanıma gelme, beni rezil ediyorsun.' falan derdi."

Demek ki bu tavırları Harry'ye özel değildi. Harry boşuna kendini konuşmak için fazla sıkıcı bir insan olduğuna falan inandırmıştı.

"Bilirsin davet etti ve kıramadım. O kadar da büyütülecek şeyler değil."

Gece sonunda ne ara sarhoş olduğunu anlamadıkları bir kızı Niall'la beraber odasına bıraktıktan sonra birbirlerine iyi geceler dileğinde bulunup kendi odalarına doğru ilerlemişlerdi.

Kapıyı anahtarıyla açtığında Louis yattığı yerden kalkmıştı. "Hey, sonunda geldin."

"Yine mi çay için bekledin?" Harry, ona gülümsediğinde Louis omuz silkip tekrar yatağına yerleşmişti.

Yeni yıkandığı belli olan yumuşak saçlarını, eliyle sağa doğru ittirdi. "Hayır, bu sefer tek başıma içtim. Sadece şey soracaktım,"

Harry, botlarını çıkarttıktan sonra çoraplarını sıyırdı ve pantolonu da yerde biriken yığının üzerine giderken, son eklenen parça tişörtüydü. Sıcak yüzünden bunaldığı uzun saçlarını, çalışma masası üzerinde paketi dışında bekleyen ince lastik tokayla tutturduktan sonra yatağına girdi.

Louis'nin sorusunu hatırladığında ona doğru döndü.

"Ne soracaktın?"

Louis hatırlamaya çalışır gibi gözlerini büyüttüğünde Harry kaşlarını çattı.

"Diyecektim ki," kısa süren bir sessizlikten sonra sonunda konuşmaya başladı. "Yarın geliyorsun değil mi? Umarım başka bir planın çıkmamıştır."

Harry, onu onayladığında derin bir nefes almıştı.

"Aslında bugün bir kız, beni aynı konsere davet etti. Drama bölümünden birilerinden aldıklarını söylediler."

Louis, bir kahkaha attı. "Demek arkadaşlarımın bahsettiği kişiler onlardı." Louis gülmeye devam ettiğinde Harry, ona anlamıyormuş gibi baktı. "Normal bilet ücretinin iki katını uygun bulup aldıklarını söylemişlerdi de."

Harry, bunun yanlışlığı hakkında birkaç şey söyleyecekken sustu. Louis'yi çok fazla kahkaha atarken görmüyordu sonuçta. Bir süre bunun keyfini çıkardı ve sonra yatağına yerleşti.

"İyi uykular." Gülümseyerek arkasını döndüğünde Harry de aynı şekilde onu karşıladı ve arkasını dönerek uyumaya çalıştı.


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top