t u h a f h i s s e d i y o r u m

Gözlerimi kapatıyorum. Dinliyorum. Karın soğuğunu, göğe yükselen ruhların uğultusunu dinliyorum. Tuhaf hissediyorum, hem de çok tuhaf hissediyorum.

Kelimelerimi toprağa bağışlamış gibiyim. Üzerine birkaç tane papatya ekmiş, gözyaşlarımla sulamış gibiyim ama en çok da yitip gitmiş gibiyim.

Kafamı eğiyorum, soğuk ciğerlerimi donduruyor. Ellerim güle dönüyor fakat o hiç dönmüyor. Kulaklarım soğuktan morarıyor fakat aldırış etmiyorum. Dünyanın en güzel melodisini, dünyanın en güzel şehrinin en güzel sokağında dinlemeye devam ediyorum.

O büyülü melodi ansızın kesiliyor. Büyük bir boşluğa düşmüş gibi hissediyorum. Tuhaf hissediyorum hem de çok tuhaf hissediyorum.

Sokağı terk ediyorum. Karşıdan karşıya geçerken onu görüyorum. Düş görüyorum zannediyorum ilk başta. Gözlerimi güle dönen ellerimle ovalıyorum ve yeniden bakıyorum. Yine oradaydı ve bu sefer bana bakıyordu.

Yüreğim göğüs kafesimde pırpır ediyor, yanaklarım güle dönüyor. O bile dönmüş...

Kafamı iki yana sallıyorum. Gerçek olamazdı. Gerçekten gelemezdi. Bir daha geri dönmemek üzere ayrılmıştı bu şehirden. Ne geri döndürmüştü onu?

Tekrardan ona bakıyorum fakat göremiyorum. Bu sefer acıyla doluyorum. O hiç gelmemişti ki gitsin. O hiç duymamıştı dünyanın en güzel melodisini, duysaydı kalmaz mıydı bu şehirde?

Paltoma sıkıca sarınıp yoldan geçiyorum. Etrafıma baka baka ilerliyorum gri kaldırımlarda. Hüznüm ağır geliyor, bayılıyorum kaldırıma. Öyle söylüyorlar, birden bayılıvermişim.

Ben, A.

Hüznüme yenik düşüyorum.

19.12.16
01.11

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top