ÖĞRETMEN SORUYOR

İlk haberi duyan Hatice Yengeydi. Kocasının yanına gidip bu hadiseden bahsetmek yerine Ahmet' den kurtuldu. İhsan Dayı Ahmet'i suyun içinden çıkardı. Tam hastahanenin yolunu tutacakken ete kemiğe bürünmüş iblis konuşmaya başladı."Ahmet yaşamıyor onun cenazesi bu eve dönecek yetişmek için çabalama Mehmet ağabeyinden haber geldi. Merkezdeki büyük caminin karşısındaki hastahanedelermiş kamyoneti devirmişler."

İhsan Dayı çok sessiz , çok sakin tabiri caizse vur ensesine al lokmasını denilebilecek kadar uysal bir yapıya sahipti. Yoksa bu kadınla onca yıl nasıl geçirebilirdi? Bu özelliklerinin yanı sıra birde çok zengin olması onu diğer kardeşlerinden imtiyazlı kılıyordu. Hatice evde cenaze için hazırlıklar yapıyordu acaba siyah elbise mi giyseydi , yoksa siyah etek ve gömlek mi ? Hatice bu hazırlıkları yapa dursun ...
İhsan Dayı ile Hatice yengenin tanışmasına Sevim'in babası vesile olmuştu.

İhsan acılıydı kardeşini, yiğenlerini görebilecek miydi bir daha ? Onun yaşadıklarıda hiç kolay değildi. Kendisini sevmeyen bir kadınla yıllardır aynı evde yaşıyordu. Tedavi olup, sakinleştirici iğneler yapıyor olmasaydı elinden çoktan bir kaza çıkabilirdi. İlaçlarını kullanıyordu. Eskisi gibi değildi. Allah'a şükür iyileşmişti tekrar nüksetmezse tabii . Arabanın içinde Ahmet'in cansız bedeni ve dualar eşliğinde yoluna devam ediyordu.
O duygusal biri değildi kolay kolay ağlamazdı . Hem şu an ağlamak yerine endişe ve telaş duyuyordu. Doktorlar Ahmet'in morarmaya yüz tutmuş halini görünce  hiç bir müdahalede bulunmadılar  direk morga götürdüler . İhsan'ın beklemediği bir son değildi. O da bu durumun farkındaydı. Nabzı yok, kalbi atışı yok , soluk alışverişi yok ...

Bari kardeşiyle kocasını kurtarabilseydi. Ne yazık ki onlar içinde geç kalmıştı . Ruhları çekilmiş son hallerine baktı ölü teşhis etti , diz çöküp ağlamaya başladı. Hıçkırarak bağra çağra ağlamıyordu . O hep acılarını içinde yaşardı. Doktorlardan biri konuşmaya başladı.

-Kendinize gelin lütfen burda hayatta kalma savaşı veren biri var onun size ihtiyacı var .

- Kim O ?

- Küçük kızları yaşıyor .

-Demek ondan bana kalan bir hatıra var.

Koşarak kat görevlisinin yanınana gitti . Hangi odada kaldığını öğrendi . İhsan Sevim'in hayatta kaldığı öğrenince hemen içeri girdi. Kafasına dikiş atılmış uyuyan halini izledi . Daha şimdiden bu durumu ona nasıl izah edeceğini düşünüyordu. Bunlar İhsan Beyin düşünceleriydi. Peki ya Sevim o bu durumu atlatabilecek miydi ? İhsan cenaze merasimi için kolu komşuya haber verdi."Yarın cenaze 14:00 da kalkacak "Sevim uyandığında yanı başında dayısını buldu.

-Dayı annem ,babam Miraç ,Ahmet onlar nerde ?
-Baban portakalları sattı . Sana Ayşe'nin hasır bebeğinden almaya gitti. Annende uyandığında yemen için bizim evde üç tabak yediğin sevdiğin kurabiyelerden yaptı. Evde ağabeyinle kardeşinde seni bekliyor. Sevim bir şeylerin ters gittiğini anladı . İhsan Bey "ben sana yiyecek bir şeyler alıp geliyorum kıpırdama " dışarı çıkar çıkmaz oğlunu aradı."Mirza  Sevim'in bizim eve geldiğinde ağladığı kurabiyelerden al . Oyuncakçıyada uğra hasır bebeklerden al "tamam baba"

Ertesi gün eve döndüklerinde siyahlar giyilmiş bağıranlar , yerde fenalaşanlar ,ayılanlar bayılanlar  . "Dayı bunlar niye ağlıyor "dayısı cevap vermedikçe Sevim sorusunu yineliyordu. Evin içi çok kalabalıktı . Dayısının telofonu çalmıştı "tamam geliyoruz" diyip kapatmıştı. Sevimle beraber mezarlığın yolunu tuttular dayısının götürdüğü yere doğru ilerliyordu soru sormuyordu. Çünkü dayısı "vardığımızda her şeyi anlayacaksın demişti . Dayısı onların cansız halini göstermeyebilirdi lakin son bir kez ailesine veda etmesini istiyordu . Tabutları aile yakınlarından birkaç kişi taşıyordu. Tabutların ağzı açıldı Sevim'in ağzından acılı bir çığlık döküldü . Avını bekleyen bir çita edasında tam annesinin üzerine atılacakken dayısının kollarıyla  belini kavradı, ayakları yerden kesildi. Bu saaten sonra Sevim için sancılı günler başlıyordu. O ağladı, dayısı ağladı. Eve döndüklerinde Babaannesini gördü. Sevim'in ağlamaktan boğazı kurumuş,yüzü ateş gibi yanıyor,beyni zonkluyordu. Halsizlik, dizlerinde derman kalmamasıda cabasıydı.

Babaannesi yarın gidecekti bir hafta olmuştu geleli . O kara günden sonra Sevim'e bir sürü hediye gelmişti . Bu tıpkı haberlerde izlenen devamlı gördüğümüz hikayeye benziyordu. Kadının kocası ölmüş ya da işsizdir ,kadının okuma yazması yoktur 6,7 çocuğu vardır. 2'si parasızlıktan ölür . Bu haberlere çıkar ondan sonra yardım paketleri dolar taşar . Ama bu yinede iki çocuğunu getirmez kadının . Bu hediyelerde dayısının aldığı kurabiyelerde ailesini geri getirmiyordu. Babaannesi giderken ,Sevim eteğine yapıştı.

-Seni üzmem benide götür yaramazlık yapmam söz .

-Elimden gelse seni bırakır mıyım? ben yaşlıyım yengen sana daha iyi bakar .

Hatice Yenge Sevim'i kucağına aldı sımsıkı sardı kollarını, şevkatli bir kol değildi . Daha çok kollarıyla boğmak ister gibiydi. Hatice Yenge ondanda kurtulabilirdi fakat bir zamanlar Mehmet'in ona çektirdiği gibi o da Sevim'e acı çektirecekti. Babaannesi gittiğini anladığı an Sevim'i yere fırlattı. Sevim bir anda neye uğradığını şaşırdı biraz önce onu kucağına alan bu kadın mıydı?" kız sümüklü, geldiğinden beri ağlıyorsun kafa beyin bırakmadın kime çektin bilmem ki  senin ananda böyleydi ne olacak anasına bak kızını al o da senin gibi muşmula suratlıydı. Mekanı cehennem olsun " kafasına yumruklarla vuruyordu, yüzünede tokatı eksik etmiyordu . kazadan kalan yüzünden geçmeyen bir dikiş izinin yanında birde kalbinde hiç geçmeyen yarası vardı . Kapanış olarak yüzüne öyle bir tokat attıki hem dudağını patlattı , hem kızı Hera ile oğlu Mirza'nın dışarı fırlamasına neden oldu . "Yok bir şey siz içeri girin sende dayın geldiğinde bir şey söylersen dilini koparır köpeklere veririm.
Anladın mı?  "Sevim' de konuşacak halmi kalmıştı . "Anladın mı cevap ver bana " Sevim hı hı diyebilmişti . Dayısı geldiğinde yüzünün halini sormuştu, güzelde bir yalan duymuştu . Mezarlığa gideceğim diye tutturunca Hatice Yenge onu tutymaya çalıştı bu esnada merdivenden yuvarlanmıştı güya Sevim artık okula gidiyordu öğretmeni yüzüne ne olduğunu sorduğunda düştüm demişti .

Akşam evde dayısının gelmesi üzerine Mirza , Hera ve Sevim çizgi film izleyip çay içiyorlardı . Dayısı kahveye gidince Hatice yenge çocukları kontrol etmek için içeri girdiğinde el işlemeli dantel sehpa örtüsüne çay dökülmüştü . Sevim korku dolu gözlerle yengesine bakıyordu . Yengesi kolunu cimciklemeye bâşlamıştı . Tam elini kaldırmış vuracaktı Sevim "Yüzüme vurma öğretmen soruyor "  deyince kollarını hedef almıştı ki
Mirza konuşmaya başladı

- Anne ben döktüm.
-  Annesinin kuzusu dikkatli ol oğluşum .
- Peki
Hera konuşmaya başladı.
- Ağabey niye yalan söyledin ?
- Boşver neyse sen çizgi filmini izle

Akşam herkes uyumaya başlamıştı Sevim pijamalarını alıp uyuyacaktı tam salondan içeri girdi. Kesik yuvarlanan kafalar uçuşan uzuvlar eriyen vücutlar ,yanan insanlar giyotin içine bekleyen insanlar , idam edilenler , gözleri fırlayanlar, akan kanlar...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top