ÖZLEDİM

Şuan dakikalardır onu izliyor olabilirim. Öyle bir konuşmuştu ki, söylediklerini duyuyordum ama gözlerimi onun gözlerinden alamıyordum.

Yine aptal mısın der gibi bakmıştı. En azından ben böyle anlıyordum. O kadar uzun süre kıpırdamadan ona bakarsam tabi haklı.

Davranışları, duyguları belli değildi. Yani her gün farklı kişiliğe bürünebiliyordu. Yine aynı Güney'di tabiki.

"Ee ne yapıyordun?"dedi göz kırparak.

"Hiç"dedim omuz silkerek.

Galiba onunla konuşmaya alışmıştım artık. Arada saçmalayıp, kızardığımı saymazsak.

"Rahatsız ediyor muyum?"dedi düşünceli bir şekilde.

Şaşırtmıştı doğrusu ama bir iki dakika içinde bile değişebilecek birisiydi o. Sorduğu soruyu hatırladım ve

"Hayır tabiki, içeri geçsene"dedim gülümseyerek.

İçeri doğru gidişini izledim ardından da gidip karşısında ki koltuğa oturdum.

Aklıma gelip giden sorular yüzünden huzursuzdum ve dayanamayıp yerimden kalktım. Öylece oturmayacaktık herhalde.

"Film izlemek ister misin?"dedim ayakta dikilirken.

Onaylamış olucak ki gülümsedi ve

"Olur"dedi.

"Sen filmi seç ben hemen geliyorum"dedim telaşlı tavırlarımla.

Şaşırmış olucak ki tabi şaşıracak, hem sordum hemde sen seç dedim öylece baktı. Soracağı soruyu biliyormuş gibi,

"Kafana göre seçebilirsin"dedim.

Kapının yanında duran çantayı kaptım ve odama doğru gittim.

Öğrendiği için iyi davranıyor olabilir mi diye düşünmeden edemedim. Çantanın içini kurcaladım ama günlük falan yoktu.

Nereden çıkıcaktı acaba? Veya kim almıştı? Evet şuan için önemli olan tek sorunum buydu kimin aldığı.

Derin'de ise sorun yoktu ama Güney'de almış olabilirdi.

Çoktan filmi seçmiş olabileceğini düşündüm ve içeri hızlı adımlarla girdim. Henüz daha başlamamıştı. Onun oturduğu koltuğa oturdum hafif yayılarak.

Ve sessizce filmi izlemeye başladık desem yalan olurdu çünkü o izliyordu bense annesiyle misafirliğe gitmiş çocuk gibi yerdeki halının desenini inceliyordum.

Korku filmi açmıştı birkez daha şanssızlığım yüzüme vuruldu sanırsam.

Kesinlikle izleyemezdim, izlersem Güney,aptallığımı onaylamış olurdu.

Öyle bir çığlık atıyordum ki birde tabi ses kötü olunca, korku filminde ki çığlık atan kızdan önce bağırırdım, kötü şeyleri hissediyordum herhalde.

Çok şaşırtıcı bir durumdu bu. Bir anda arkadaş gibi olmuştuk. Daha okulda bile doğru düzgün göremediğim çocukla evimde film izlemeye çalışıyordum.

Her an her şey olabilirdi. Hayat, anın tadını çıkar çünkü yarın böyle bir şey olmayacak belki de bırakılıp gidiliceksin diye hatırlatıyordu.

Bırakıp gitmek..Habersizce, belki de bir hiç uğruna, sıkıldığı için veya nedensizce. Kim yapabilirdi ki böyle bir bencilliği. Belki de senin hiçbir şey düşünmeden bırakıp gittiğin
zavallı diye nitelendirdiğin kişi seni önemsiyor, değer veriyordur.

İnsanda kaybetme korkusu var olduğu sürece kimseyle veya hiçbir yerde yeni bir başlangıç yapıp her şeyi silip çöpmüş gibi atamaz, atmamalı.

Kafamın öne doğru düşmesiyle irkilerek gözlerimi açtım. Hafif mırıltılı bir şekilde ağzımda bir şeyler geveledim.

"Güneş?"adımın söylenmesiyle kafamı kaldırdım.

Güney'in omzuna başımı koymuş uyuyordum bir saattir falan.

"Filmi beğenmedin herhalde?"dedi sırıtarak.

"Yoo çok beğendim"dedim ardından da saçmaladığımı fark ettim.

"Yani şey ben pek korku filmi izlemiyorum da uyuyakalmışım"dedim gülümsemeye çalışırken.

"Peki benim gitmem gerek"dedi ayağa kalkarken.

İnsan bir keşke söyleseydin degistirirdik falan derdi. Önemli olan bu muydu ki?

Onun omzunda uyumuştum ve kafam düşüyor olmasaydı da uyurdum.

Onunla birlikte ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim.

"Görüşürüz sakar"diyerek sırıttı ve benim ne diyeceğimi beklemeden gitti.

Kesinlikle bir saniyesi bir dakikasına uymuyordu.

Bazı insanları tanıdıkça seversin ya, birde tanıdıkça hoşlanmadıkların hatta nefret ettiklerin olur.

Böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Onu tanıdıkça farklı geliyordu ve garip yanı her haliyle bana iyi gelmesi.

Arkasında çok ama çok aptal bir Güneş bıraktığının farkında değildi. LlKapının girişinde ayakta düşünüyordum.

Sebepsiz davranışlarının bir nedeni mi vardı yoksa ben mi yine saçma düşünüyordum.

Kapının çalmasıyla irkilerek o tarafa yöneldim ve açtım. Annem yorgun bakışlarıyla beni süzdü ve içeri girdi.

"Yatmadın mı sen hala canım?"dedi çantasını odaya bırakmak için giderken.

Daha sonra yanıma geldi ve bir süre oturdu.

"Anne saat daha erken ben bu saatte uyumam ki bebek değilim artık"dedim çocukça dudağımı büzerek.

"Olur mu sen hala benim gözümde bir çocuksun"dedi sevimli bir şekilde sırıtırken.

Yine başlamıştık ve ben kesinlikle haklı çıkamaz anca saçmalardım. Bu yüzden ofladım ve ayağa kalktım.

"Nereye bebeğim"dedi gülümserken.

Kızmam için yapıyordu. Beni özlediğinde hep böyle benimle uğraşırdı. Babamın yokluğunu aratmamak içinde fazla üstüme düşerdi. Şimdi işi yüzünden fazla yoğundu.

"İyi uykular"diyerek uzaktan bir öpücük attım ve ardından odama ilerledim.

Derin'e günlüğümü görüp görmediği hakkında mesaj attım. Çok fazla sürmeden geri döndü. Ve ben yine yüzümde ki endişeyle öylece kalakaldım.

"Hayır canım en son her zaman koyduğun yerdeydi ondan sonra da ben görmedim".

Küçücük bir deftere bağlıydı hayatım. Tamam fazla abartmıştım. En fazla öğrenirdi işte. Ama sorunda buydu öğrenmemeliydi işte.

Telefonumun titremesiyle elime aldığım gibi açtım.

"Anıl?"dedim şaşırmışcasına.

"Gelmedin ya bugün merak ettim müsait misin?"dedi çok yumuşak çıkan sesiyle.

"Evet tabi"dedim yatağımın üstünde kıpırdanarak.

"Özledim seni uykucu"dedi alayla çıkan sesiyle.

Sesli bir şekilde güldüm. Söyleyecek bir şey yoktu bende onunla konuşmayı özlemiştim sadece bir gün görüşmemiştik oysa ama bunu ona söyleyemezdim.

Sesli bir iç geçirdikten sonra biraz duraksadı ve ardından konuştu,

"Güneş, günlüğün.."

Ağzım şaşkınlıktan öyle bir açılmıştı ki öylece kaldım. Bunu gerçekten beklemiyordum. Belki de öğrenmesi iyi olurdu veya bir şeyi değiştirmezdi.

"Okudun mu?"dedim endişeli sesimle.

"Evet yani sadece bir yerini"dedi.

Hemen açıklama gereği duydum ve konuştum.

"Anıl, ben Güney'i önceden seviyordum şimdi öyle bir şey yok"dedim ve ardından kendimin bile inanmadığı yanlışı düzeltmem gerektiğini düşündüm.

"Kimi kandırıyorum ki seviyorum işte"dedim rahatlayarak.

Anıl'ın,

"Güney'i mi seviyorsun?"demesine kadar rahattım en azından.

Yorum yapmazsanız beğenip beğenmediğinizi anlayamam iyi veya kötü düşüncelerinizi yazar mısınız?

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: